Oturum Aç

T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı

Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü

SAMSUN ÇARŞAMBA HAVALİMANI

red Logo
444 34 64

Şehir Tarihçesi

Yazı Boyutu
A


1.Giriş

    Mustafa Kemal`in 19 Mayıs 1919 yılında Kurtuluş Mücadelesini başlattığı Samsun`un, Türk Kurtuluş Tarihinde müstesna bir yeri vardır. Çok eski çağların ticaret ve kültür merkezi, liman şehridir. Günümüze kadar bu görünümünü devam ettirmiştir. Bugün de bu özelliğini korumaktadır. İç Anadolu'nun Karadeniz`e açılan penceresidir. Kara, hava, deniz ve demiryolu ulaşımına sahiptir.

    Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başlamasında ve çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda müstesna bir yere sahip olan Samsun, Cumhuriyet tarihimiz içinde de Karadeniz Bölgesinin ve ülkemizin önemli bir merkezi haline gelmiştir. Her ne kadar henüz gereği gibi değerlendirilemeyen doğal ve ekonomik potansiyele sahip olmakla birlikte, Samsun halen Karadeniz Bölgesinin nüfus, sanayi, ticaret, doğal ve kültürel varlıklar ve zenginlikler açısından en büyük ilidir.

    Doğu Karadeniz boyunca kıyılara yapışık olarak uzanan dağlar, Samsun`a ülkemizin iki büyük ve verimli ovasını armağan edercesine iç kısımlara çekilip sonra tekrar kıyıya paralel yoluna devam etmiştir. Verimli Çarşamba ve Bafra Ovaları ile bu ovalara hayat veren Yeşilırmak ve Kızılırmak, Samsun`un belirgin coğrafi karakteristik özellikleridir. Bu ovalarda yetiştirilen tarımsal ürünler, bölgemizin ticari ve sınai varlığının da asıl etkenleridir.

    İlimizin 957.888 ha. toprak büyüklüğünün % 46.87 si tarım alanı olup, bu alanlarda başta tütün, buğday, pirinç, şekerpancarı, mısır, fındık, ayçiçeği, meyve ve sebze olmak üzere, çok çeşitli ürün yetiştirilmektedir. İlin tarımsal durumu nedeniyle, tarıma dayalı sanayinin teşviki ve geliştirilmesi gereklidir.

    Organize Sanayi Bölgesi büyük ölçüde tamamlanmış olup, Kavak ve Bafra Organize Sanayi Bölgelerinin bitirilme çalışmaları devam etmektedir.

    Her geçen yıl çeşitli bölüm ve fakültelerin eklenmesi ile gelişen On dokuz Mayıs Üniversitesinin şu anki öğrenci sayısı 30,000`dur. Üniversitemiz Samsun'un kültür odağı ve gurur kaynağıdır.

    Coğrafi konumu itibariyle bölgenin merkezi durumunda bulunan ilimizde hemen hemen tüm kuruluşları bölge müdürlükleri yer almaktadır.

2. Samsun`un Tarihi

    Samsun İlimiz insanlık tarihi açısından çok eski bir yerleşim alanıdır. Başta bugünkü şehrin merkezi olmak üzere Kızılırmak vadisi, Kavak, Tekkeköy, Çarşamba ovasında eski çağlardan beri insan iskan edilmiş ve yaşam sürmüştür.

    Orta Taş Devrinde (Mezolitik. M.Ö 10000-5000) insanların Tekkeköy'de bulunan sığınaklarda yaşadıkları ve bölgenin en eski yerleşimcileri oldukları bilinmektedir. Yine Cilalı Taş Devri (Neolitik. MÖ. 5000-4000) ile Bakır-Tunç Devrinde (Kalkolitik. M.Ö.4000-1700) insanların Samsun merkez Dündar Tepe, Kavak Kalenderoğlu ve Bafra İkiz tepe de sürekli iskan oluşturarak yaşamlarını devam ettirdikleri yapılan arkeolojik kazılardan anlaşılmaktadır. Samsun İli sınırları içerisinde devlet kurarak yaşayan en eski topluluk Gaşkalar'dır. Bu medeniyette Gasgaslar da denilmektedir. (M.Ö.5000-3500) Bilinen bu ilk medeniyeti takiben bütün Kuzey Anadolu'ya hakim olan Paflagonlar Kızılırmak Havzasında yaşamışlardır. (M.Ö. 3000-1100) Hititler (M.Ö. 2000-1200) Frigya'lılar (M.Ö. 1182-M.Ö. 676) Kimmer'ler (M.Ö. 676), Lidyalılar (M.Ö. 1200-547 bugün Kara Samsun adıyla isimlendirilen yere ENETE adında bir site kurdular) Miletliler (İyonya) (M.Ö.2000- M.Ö.400) Egeden Karadeniz yoluyla ENETE `ye yerleşerek "Amisus" veya "Amisos" ismini verdiler. Perslerin (M.Ö.550-330) Lidya Kralı Krezus`u yenmeleri sonunda M.Ö. 546 Amisos, Pers İmparatorluğunun eline geçti. M.Ö. 331 yılında Büyük İskender'in Persleri yenmesi sonucu Makedonya İmparatorluğu eline geçen Amisos, İskender'in ölümüyle Pers kökenli Kont Krallığı (M.Ö. 255-63) kuruldu. Amisos Kont Krallığının başkenti oldu. Daha sonra M.Ö. 1. yy da Roma İmparatorluğu hakimiyetine giren Amisos M.S. 385 yılında Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılmasıyla Bizans İmparatorluğu`nun sınırları içerisinde kaldı. Amisos M.S 860 yılında Abbasiler zamanında halife Mutassım'ın emriyle Malatyalı korkunç Ömer komutasındaki kuvvetler tarafından ele geçirilmiş ise de Bizanslılar tarafından tekrar geri alınmıştır. Türklerin Anadolu`ya girmesiyle birlikte 1. Türkler birlikleri zamanında Danişmentliler tarafından Samsun kuşatılmış ise de alınamamıştır. Anadolu Selçukluları zamanında Samsun`un Müslüman yerleşim yerleri 1.185 yılında Anadolu Selçuklu hakimiyetine geçmiştir. İlk defa Amisos ismi Selçuklular tarafından Samsun olarak değiştirilerek kullanılmaya başlanılmıştır. Haçlı Seferleri sonrası başkent Trabzon olmak üzere Trabzon Rum İmparatorluğu Rum İmparatorluğu egemenliğine giren Samsun Cenevizlilerin Karadeniz'de ticareti ellerine geçirmeleri sonucunda 100 yıl kadar burada yaşamışlardır. Bu tarihlerde Türklerin yaşadığı Samsun`a " Müslüman Samsun" 3 km. mesafede bulunan Cenevizlileri ticaret sitesine de "Gavur Samsun" denilmiştir.

    1.071 yılında Malazgirt Savaşı`ndan sonra Danişmentliler tarafından alınamayan Samsun`un deniz kıyısında bir kale kurarak Müslüman Samsun`u oluşturduktan sonra 1.243 Köse dağ Savaşı sonrası Trabzon Rum İmparatorluğu egemenliğine girmiş ise de 1.296 yılında tekrar Anadolu Türklerinin eline geçmiş ve 1.389 yılında da Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti çökerken Canik Beyliğine de başkentlik yapmıştır.

3. Mütareke Yıllarında Samsun


    20 yüzyıl başlarında bölücü faaliyetler, Anadolu topraklarına yayıldı. Bu bölgede bağımsız bir devlet kurmak gayesi ile harekete geçen gruplardan biri de Doğu Karadeniz`deki Rumlardı. 1904 `te Merzifon`daki Amerikan Koleji`nde "Pontus Rum Cemiyeti" adı altında bir teşkilat kurulmuş ve hızla çevreye yayılmıştı. Papadopulaos adlı bir öğretmen tarafından kurulan bu cemiyet, okul müdürü Mr.White`nin önderliğinde teşkilatlanmasını sürdürürken bir taraftan da itilaf devletlerinin desteğini sağlamıştır. Merzifon`da Anadolu Koleji`nde bir tek Türk talebe yoktu. 135 talebenin 108`i Ermeni, 27`si Rum`du. Okul müdürü, diğer kolejlerde olduğu gibi, bir papazdı. 1893`de misyonerlerin tertiplediği devlet aleyhine yapılan gösterilerin planlayıcıları arasında Merzifon Anadolu Koleji müdürü olan papaz da bulunuyordu.

    Kısa sürede birçok kasabada teşkilatlanan Pontus Cemiyeti, başta Müdafaa-i Meşruta olmak üzere yeni yeni kuruluşlar ile bölgede teşkilatlanıyor, bir tarafta da 20 yaşından büyük her üyenin silahlandırılmasına çalışıyordu. Kısa sürede 14 şube açan Müdafaa-i Meşruta Cemiyeti`nin Çarşamba, Bafra, Havza ve Kavak `ta da şubeleri bulunduğu gibi Avrupa devletleriyle işbirliği yapmak gayesiyle "Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti" adı altında yurt dışı ağırlıklı bir teşkilatı da vardı.

    1.Dünya Savaşı yıllarında İtilaf devletlerinin açık desteğini de kazanan bölücü Rumlar, çalışmalarını daha bir yoğunlaştırarak, Çarlık Rusya'sından da silah almayı başardılar. İngilizlerce de Mondros Mütarekesinin hemen ardından sadece Samsun Rumlarına 10,000 tüfek dağıtılmış, İstanbul`daki Rum Patrikhanesinin ve Yunanistan'ın isteği üzerine son 50 yılda Samsun ve yöresine "göçmen" adı altında 50,000 Rum yerleştirilmiş bunların 25,000 kadarı "Pontus Çeteleri" saflarında yer alarak Samsun ve Merkez kazaya bağlı köylerde 500 civarında kundaklama, öldürme, yaralama gibi olaylara katılarak, "yok etme/Jenosit" kampanyasına girişmişlerdir.

    9.Ordu Müfettişi olarak Mustafa Kemal`in 19 Mayıs 1919`da Samsun`a çıktığı gün, şehirde İngiliz askerleri vardı ve Merzifon dahil, bölgede önemli bir askeri güç olarak bulunuyorlardı. Mustafa Kemal, 21 Mayıs`ta Harbiye Nezareti (Genel Kurmay) `ne gönderdiği raporda; Samsun ve dolaylarında 40 kadar bölücü Rum çetesi bulunduğunu, Müslüman halkın kaygı ve korku içinde yaşadığını, Rum Çetelerine karşı bir tedbir olmak üzere bazı Laz çetelerinin para karşılığı bölgeye getirilip Rum saldırılarına karşı kullanıldığını belirtti. Söz konusu çetelerden biri ve en kuvvetlisi; Giresun Bölgesinde üstlenmekle birlikte Karadeniz`in hemen her yerinde baskınlar düzenleyen, Rum çetelerini sık sık zor durumlara düşüren "Topal Osman" çetesi idi.

    Mustafa Kemal`in Samsun bölgesinde görüştüğü ilk kişilerden birisi de Topal Osman olmuştur. Yunan donanmasının 9 Haziran 1921 de İnebolu`yu bombalaması üzerine taşkınlıklarını iyice artıran Rum Çetelerine karşı Ankara Hükümeti, 26 Haziran 1921?de Karadeniz'deki Rum nüfusunun başka bölgelere yerleştirilmesini kararlaştırdı. Nurettin Paşa komutasında Sivas`ta kurulan Merkez ordusuna "tenkil hareketi" görevi verildi. Merkez Ordusu Komutanlığı da Pontusçulukla uğraşanlar hakkında tutuklama kararı alarak bunları birer birer yakalamaya başladı. Merzifon'daki Amerikan Koleji de kapatıldı ve yöneticileri yurtdışı edildi. Bu arada Samsun ve Trabzon metropolit merkezleri basılarak çok sayıda silah ve belge ele geçirildi. İtilaf devletleri, Rumlara karşı alınan bu tedbirleri tesirsiz hale getirmek için bazı teşebbüslerde bulunmaya başlayınca da Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Dışişlerinden aşağıdaki "nota" yı almakta gecikmedi:

    "Pontus Devleti fikrini İstanbul`daki Rum Patrikhanesi ve Yunanistan yeniden diriltmişlerdir. Samsun ve Marmara denizi yöresinde şimdiye kadar 200,000`den fazla Türk öldürülmüştür. Türk kadınlarının ırzına geçilmiş, köyleri yakılmıştır. Türk uyruklu Rumlar, Yunanistan tarafından silah altına alınmaktadır. Karadeniz Rumlarını etkisiz hale getirmek için Anadolu içlerine nakledilmektedirler. Samsun bölgesindeki Rum köylerinden 2,500 tüfek ve bir milyondan fazla mermi ele geçirilmiştir."

    Merkez Ordusu kuvvetlendirilerek sayısı artırılmış ve 1922 yılının başlarından itibaren de Pontus ayaklanmasının bastırılmasına geçilmiştir. Bunun için de bölgeye dağılan milli kuvvetler, asi Rum köylerini ve onların dayanağı olmuş yerleri birer birer taramaya başladı. Sonunda, Pontus hayali ile başlayan Rumların elebaşları ve onların yardakçıları tamamen yok edildi. Bir çıban başı olarak senelerce etkinliğini sürdüren Rumların bu tutumu kökünden kaldırıldı. Bunun için de Merkez Ordusu `unca ele geçirilen çetelerden 10,886`sı kısmen affedildi. Orduya sığınmayıp direnen 11,188 Rum da öldürüldü. Anadolu içlerinde oturmak zorunda bırakılan Rum kadın ve çocukları da 1923 yılı başlarında vapurlara bindirilerek Yunanistan'a gönderildi. Böylece, Pontus hayalide sona ermiş oldu.

4. Samsun İlçeleri

ALAÇAM: İlçe çok eski bir tarihe sahip olup, M.Ö. ki devirlerde Frigyalılar,Kimmerler, Mısırlılar, Lidyalılar ve Persler Alaçam’ da hüküm sürmüşlerdir.

Osmanlı’dan beri Türk kasabası olan Alaçam 1 Eylül 1944 tarihinde Samsun’un 8. İlçesi olmuştur.

Alaçam kuzeyden Karadeniz, batıdan Yakakent, güneyden Vezirköprü, doğudan Bafra İlçeleri ile çevrili şirin bir sahil kasabasıdır. Yüzölçümü 632 km2 denizden yüksekliği ortalama 30 m olup, sahil uzunluğu 78 km’dir

İlçenin ekonomisi genel olarak tarıma dayalıdır. Bunun yanında hayvancılık ve balıkçılık da yapılmakta olup, tarım ürünlerinin başında tütün, buğday, çeltik ve mısır üretimi gelir. Ayrıca her türlü sebze ve meyve yetiştirilip, hayvancılıkta büyük ve küçük baş hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır.

İlçenin kırsal alanlarında el körükleri ile sıcak ve soğuk demircilik yapılmaktadır. İlçe de 800 işçi istihdam eden bir tekel işletmesi mevcuttur.

 

 ASARCIK : Küçük bir köy statüsünde olan şimdiki ilçe ve bir kaç köye 1877 - 1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra Rusya’dan göç eden Çerkezler ’in yerleşmesiyle ilçe kurulmaya başlamıştır. Zamanla civardan gelen insanların yerleşmesiyle de büyümüş ve genişlemiştir.1959 Yılında nahiye, 1587 yılında da ilçe olmuştur. Belediye ise 1989 yılı Mart ayında yapılan mahalli idareler seçimleri ile kurulmuştur.

Samsun’un 44 km güneyinde yer alan Asarcık batıdan Kavak İlçesi ve doğudan Çarşamba İlçesi ile sınırlıdır.

İlçede tarıma elverişli arazinin az ve verimsiz olması, sulanabilir arazinin olmaması tarım ekonomisin gelişmesini engellemiştir. Tarımdan elde edilen ürün halkın ancak Tüketim ihtiyacını karşılayabilecek düzeydedir. İlçede yetiştirilen ürünler buğday, mısır, arpa ve şekerpancarıdır. Şekerpancarının dönüm başına 2,5 ton civarında elde edilmesi  verimin oldukça düşük olduğunu göstermektedir.

 

AYVACIK : İlçenin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, daha önce bağlı bulunduğu Çarşamba İlçesinden daha eski bir tarihe sahip olduğu sanılmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir Rum köyü olan Ayvacık, Cumhuriyet kurulduktan sonra Rumlar tarafından terk edilmiştir. Bu günkü halk ilçeye Cumhuriyetten sonra yerleşmiştir.

Ayvacık, 1954 te tam teşekküllü nahiye olmuş; fakat 1969 ‘da daha önce kurulmuş devlet teşkilatları kaldırılmıştır.1978’de ise yine köy olmuştur.

20 Mayıs 1990 tarihinde Ayvacık köyü, Keskinoğlu köyü ile birleştirilerek AYVACIK ilçesi olmuştur.19 Ağustos 1990 tarihinde yapılan mahalli seçimlerle de belediyesi kurulmuştur.

Ayvacık Canik Dağlarının kuzey eteklerinde, Yeşilırmak vadisinde, Suat Uğurlu Baraj gölünün kıyısında yeralmaktadır.Bu uzun vadide bir de Hasan Uğurlu Baraj gölü bulunmaktadır.

İlçenin en yakın komşusu 28 km. kuzeyindeki Çarşamba ilçesidir. Samsun’a uzaklığı ise 62 km. dir.

İlçe halkının % 80-90’ı tarımla, % 1’i balıkçılıkla, % 8-9’uda ticaretle uğraşmaktadır.

Tarımsal faaliyetler mısır, buğday, arpa ve fındık üretiminde yoğunlaşmıştır. İlçe topraklarının  büyük bir bölümü ormanlık arazidir. Tarıma elverişli topraklar genellikle bozuk, kuru ormanlık alanların açılmasıyla elde edilmiştir.

Hayvancılık alanında ise potansiyel yeterince değerlendirilmemiş ne mera ne de ahır hayvancılığı gelişme gösterebilmiştir.

İlçe de ayrıca elektrik üretimi yaparak sanayinin ana girdisi olan enerjiyi sağlayan Hasan Uğurlu Yeraltı Santrali  ile Suat Uğurlu Hidro-elektrik Santrali yer almaktadır. Bu barajlar 1981 - 82 yıllarında hizmete girmişlerdir.

 

 BAFRA: Bafra’nın tarihi M.Ö. 5000 yıllarına kadar uzanmaktadır.İkiztepe Ören yerinde yapılan araştırmalarda Kalkolitik Döneme (M.Ö 5000-4000) ait yerleşmelerin izine rastlanılmıştır.

1071 Malazgirt Savaşından sonra Selçukluların eline geçen Bafra’ya 1214 yılında Anadolu Selçuklu Hükümdarı İzzettin Keykavus Türkmen Aşiretlerini yerleştirmiştir.1243’de başlayan Moğol istilaları Selçuklu İmparatorluğunun yıkılması ve Türk Beyliklerinin kurulmasına neden olmuştur. İşte bu dönemde bölgede küçük bir Selçuklu Beyliği olan Bafra Beyliği kurulmuştur.1460’da ise Bafra Osmanlı hakimiyetine girmiştir.

Bafra adının; Kızılırmak’ın denize açıldığı yerde(M.Ö.525 yıllarında Fenikeliler zamanında) ticaret gemilerinin yanaştığı koylara kurulan, ticaret evlerine, Bafi da denilmesinden geldiği sanılmaktadır.

Bafra ilçesi Osmanlı İmparatorluğu  devrinde Trabzon İline bağlı Canik Sancağına ait bir yerdi. Hangi tarihte kaza merkezi olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Salname kayıtlarına göre 1854 yılı sonunda kaza merkezi olduğu sanılmaktadır.,

Bafra Karadeniz'e 20 km uzaklıkta, denizden yüksekliği 20 m olan ve Kızılırmak'ın biriktirdiği birikinti ovası üzerinde kurulmuş bir ilçemizdir.

İlçe doğusunda ve kuzeyinde Karadeniz, batısında Alaçam, güneyin Kavak İlçeleri ile çevrilmiştir. Yüzölçümü 175.000 hektar, Samsun’a uzaklığı 51 km dir.

Kızılırmak Deltasını kaplayan Bafra Ovası güneyde dağlarla çevrilidir. Bunlardan en yükseği 1224 m ile Nebyan Dağıdır. Bu dağlar Canik Dağlarının uzantılarıdır. Bafra’nın en büyük, Türkiye’nin ise en uzun akarsuyu Kızılırmak bu dağları derin bir vadi ile geçerek ovaya ulaşır. Bafra ovası tamamen Kızılırmak tarafından oluşturulmuştur. Irmağın denize denize yakın kısımlarında birçok göl oluşmuştur. Nebyan dağının etekleri ise yayla durumundadır.

Kızılırmak’ın uzunluğu 1151 km dir. Sivas’ta ki Kızıl Dağ’dan doğar, Orta Anadolu’da geniş bir yay çizerek Bafra’dan denize dökülür. En çok nisan ve temmuz dönemlerinde su taşır.

Kızılırmak’ın denize döküldüğü yerde oluşmuş göller, ırmağın her iki yakasında da yer alır Batıdaki göl Karaboğaz, doğudaki ise Balık gölüdür. Doğu yakada yer alan göllerin başlıcaları şunlardır. Dutdibi, Liman, Hayırlı, Çernek, Uzungöl, Tombulgöl, İncegöl .Göllerin çevresi sazlık ve bataklıktır. Ancak; Ormanlık alanlar da göze çarpar.

Orta Karadeniz iklimi hakimdir.İç ve dağlık kesimler deniz etkisinden uzak olduğu için biraz daha soğuktur. Yağışlar bol, nem oranı fazladır. Ocak-şubat en soğuk; Ağustos ise en sıcak aydır.

Tarımsal üretim ve tarım ürünlerin pazarlanmasına dayalı bir ekonomi gelişmiştir. Kızılırmak deltasının sulak alan çevresinde yaşayan insanların ise temel geçim kaynakları tarım, hayvancılık, balıkçılık ve sazcılık gibi etkinliklerdir.

 

ÇARŞAMBA : Çarşamba İlçesi Yeşilırmak'ın doğu yakasında Çay Mahallesi , batı yakasında Sarıcalı Mahallesi olmak üzere bu alanın çevresinde gelişmeye başlamıştır. Çarşamba’nın bütün ovada merkez rolünü üstlenmesinde, ilki 1370 yılında kurulmuş olan panayırın etkisi büyüktür. Bu panayır çarşamba günleri kurulduğundan ilçenin adı da buradan gelmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında da idari teşkilatta önemli bir ilçe olarak yerini almış olan Çarşamba’ da, Cumhuriyettin sonra 1925 ‘de Belediye Teşkilatı kurulmuştur. İlçe Samsun-Ordu karayolu üzerinde de Yeşilırmak’ın iki yakasında Çarşamba Ovası üzerinde kurulmuştur. Doğusunda Terme, Batısında Tekkeköy, kuzeyinde Karadeniz kıyıları, güneyinde ise Ayvacık ve Salıpazarı ilçeleri sınırlanmıştır.

Çarşamba İlçemiz Yeşilırmak'ın oluşturduğu verimli delta ovası üzerine kuruluştur. Halkının büyük kesimi tarımla uğraşmaktadır.Yeşilırmar’ın suladığı ova tarıma son derece elverişli topraklarla kaplıdır. İlçe de tarım, Türkiye’ye üretim yapacak kadar gelişmiştir. Yetiştirilen ürünler buğday, arpa, çeltik, fasulye, soya fasulyesi, nohut, şekerpancarı, ayçiçeği, şeftali, fındık ve elma başta olmak üzere çok çeşitlidir.

İlçe de 450 dekarlık alana tütün dikilmekte ve yılda ortalama 42.346 kg tütün yetiştirilmektedir. Ayrıca; Şeker fabrikasının üretime başlamasıyla şeker pancarı da  yetiştirilmeye başlanmıştır.

Şeker fabrikasının açılması özellikle köylerde büyük ve küçükbaş hayvancılığın yetişmesine yol açmıştır.

 

 KAVAK : Kavak ilçesinin tarihi oldukça eskidir. İlçe merkezinin kuzeyinde kalan Kaledoruğu Höyüğünde 1942 yılında yapılan araştırmalarda M..3500- M:Ö. 2000 yıllarına ait eserlere rastlanılmıştır. Bu verilere göre Kavak İlk Tunç çağından bu yana bir yerleşim yeridir.

Kadedoruğu Höyügünde Genç Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserlere rastlanması ise bu yerin hem yerleşim özelliğini, hem de buruda yerleşimin sürekliliğini göstermektedir.

Hititlerin egemenliğinden sonra Kavak, M.Ö.1200 ‘lerde Friglerin,M.Ö.7.yüzyılda Miletlerin egemenliği altına girmiştir.M.Ö.333 yılında Pontusların elinde olan Kavak’a daha sonra Romalılar hakim olmuştur.

Daha önce Yahudiliği tanıyan halk , l.yüzyılda İsa’nın  Havarilerinden Aziz Andre ve Pier’in Bölgeye gelmesi ile Hristiyanlıkla tanışmıştır. Müslümanlar Abbasiler döneminde (750-1258) Malatya - Tokat üzerinden Karadeniz kıyılarına uzandılar ve İslam dinini buralara tanıttılar.

1418 ‘de Çelebi Mehmet döneminde İlçe tamamen Osmanlıların eline geçti. Kavak’ın bundan sonraki tarihi Osmanlı tarihi içinde gelişimini sürdürmüştür.

Samsun-Ankara karayolu üzerinde kurulmuş, Samsun İline bağlı bir ilçedir. Samsun’a uzaklığı 51 km. olan Kavak; doğusunda Asarcık, batısında Havza, Kuzeyinde Samsun ve Bafra, güneyinde  Ladik ilçeleriyle çevrilidir. Kavak ilçesinin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Tarım alanında en çok buğday, mısır, yulaf, arpa gibi tahıl ürünleri yetiştirilir. Ayrıca şekerpancarı, tütün ve patates ekimi de yapılmaktadır.

İlçedeki sanayi ise genellikle kireç, tuğla ve kiremit üretimi şeklinde gelişmiştir. Bu alanda faaliyet gösteren fabrikalar üretimini sürdürmektedir.

 

 LADİK: Ladik ilçesinin tarihi M.Ö.3000 - M.Ö.2000 yıllarına kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Bu tahminler yapılan arkeolojik kazılardan anlaşılmıştır. Bölge M.Ö.550 - 332 yıllarında Perslerin hakimiyetine girmiştir. Bir dönem sonra Pontus krallığı adını alan devlet Samsun ve Amasya’ya hakim olmuştur.1071 Malazgirt savaşından sonra Müslümanların hakim olmasıyla Müslümanlık yayılmıştır. Osmanlılar Ladik’i 1428’de topraklarına katmışlardır. Lâdik Cumhuriyet dönemine kadar Sivas Sancağına bağlı Amasya vilayeti sınırları içinde bulunmuştur. Cumhuriyet kurulduktan sonra Amasya iline bağlı olan Ladik ilçesi 1925’te Samsun’a bağlanmıştır.

Samsun ‘un güneyinde yer alan Ladik, kuzeyinde Kavak, güneyinde Suluova, doğusunda Taşova ve batısında Havza İlçeleri ile çevrilidir. Yüzölçümü 558 km2.dir.

İlçenin ekonomisi genellikle tarıma dayanmaktadır. Buğday, arpa, yulaf, mısır, şekerpancarı yetiştirilen tahılgillerdendir.Ladik’in yayla durumunda olması küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılmasına olanak sağlamıştır.

İlçedeki en büyük sanayi kuruluşu çimento fabrikasıdır. Bir de küçük sanayi sitesi bulunmaktadır.

Ekime ve dikime elverişli alanların geniş olması; çiftçilerin verimli alanlarda sebzecilik yapmalarına olanak sağlamıştır. İlçede özellikle; domates, biber, patlıcan, salatalık, taze fasulye vb. sebzeler yetiştirilerek, toptancı sebze halinden, ihtiyaç duyulan illere sevk edilmek üzere pazarlanmaktadır.

Kavakçılık ve kavak fidanı yetiştiriciliği de ilçede son zamanlarda gelişen bir ekonomik faaliyettir.

 

 HAVZA : Havza’nın doğusunda yer alan Lerdüge tümülüslerinde yapılan arkeolojik araştırmalar ilçenin tarihi M.Ö.100 yıllarına kadar uzandığını göstermektedir.

Kasaba şifalı suları nedeniyle yıllarca büyük krallar ve beyler arasında el değiştirmiştir.

Adını 1156 ‘da Amasya hükümdarı olan Kavus-Han’dan almıştır. Kavus adını 1245 tarihinde Selçuklu hükümdarlarından Sadi Paşa tarafından Havza olarak değiştirildiği ileri sürülmektedir. Beylikler döneminde Havza Canik Beylerinden Taşanoğulları tarafından idare edilmiştir. Osmanlılar ülkede birliğin sağlanması için beyliklerin kendi egemenliğine girmelerini amaçlamıştır. Bu amaçla Amasya Valisi ll Murat, Yörgüç Paşa’yı görevlendirerek Taşanoğullarının egemenliğindeki Havza yöresini Osmanlı egemenliği altına almıştır. Böylece Havza 1430 tarihinde Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Osmanlılar döneminde Amasya İline bağlı olarak yönetilen Havza, 1882 tarihinde İlçe haline getiriliyor, 1926 yılında ise Samsun’a bağlanıyor.

Samsun’a uzaklığı 86 km olan ilçenin, kuzeyinde Bafra, güneyinde Amasya’nın Suluova ve Merzifon, batısında Vezirköprü, doğusunda Ladik ve Kavak ilçeleri yer alır.

Havza’nın kuzeyi sıralı dağlar ile çevrilidir. Batısında Taşan(Tavşan ) dağları yer alır. Bu dağların etekleri yayla konumundadır. En önemli akarsuları; ters akan Derinöz ile İstavroz’dur.

Havza ekonomisinde tarım hakimdir. Buğday ve şekerpancarı tarımsal üretimde en ön sırayı almıştır. İlçenin köylerinde hayvancılıkta yaygın olarak yapılmaktadır.

Dağlarla çevrili ilçede orman alanları geniş yer kaplar. Özellikle orman köylerinde yaşayan halk geçimini büyük ölçüde orman ürünlerinden sağlamaktadır.

Havza ekonomisinde turizm de önemli bir yere sahiptir.

Ayrıca İlçe de çok sayıda un fabrikası faaliyet göstermekte, elde edilen unlar çeşitli illere gönderilmektedir. Eski ve yeni çeltek denilen mevkii de ise linyit kömürü çıkarılan ocaklar vardır. Bu ocaklardan kömür elde edilmesinin yanında işletmeler ilçede istihdam imkanı da yaratmaktadır.

Havza’da genellikle küçük çapta imalat ve çeşitli alanlarda tamir işlerinin yapıldığı bir de küçük sanayi sitesi vardır.

 

 ONDOKUZMAYIS : Ondokuzmayıs ilçesinde Dağköy ve Yörükler beldeleri civarında yapılan arkeolojik kazılarda M.Ö. ki yıllara ait yerleşmeler olduğu saptanmıştır.

Dağköy’de ortaya çıkarılan mezarların M.Ö.47 yılların ait olduğu sanılmaktadır. Yörükler beldekinde bulunan Hamamın ise Cenevizliler ve Romalılar dönemine ait olduğu rivayet edilmektedir.

Milattan önceki yıllardan beri yerleşim yeri olarak kullanılmış ilçe toprakları Çelebi Mehmet döneminde Osmanlı hakimiyetine giriyor.

Ondokuzmayıs İlçesi Samsun’a 33 km uzaklıkta, Samsun-Sinop devlet karayolu üzerindedir. Kızılırmak Nehrinin meydana getirdiği delta ovasının doğu ucunda yer alan ilçenin denizden yüksekliği 10 metredir.

İlçe merkezinin kuzeyinde kalan topraklar Kızılırmak’ın oluşturduğu Ova’nın bir bölümünü teşkil eder. Bu alanda Balık Gölleri’nin bir kısmı bulunmaktadır.

İlçenin genel konumu da ova durumundadır.

Ondokuzmayıs doğusunda Samsun, batışında Bafra, kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Samsun ve Bafra ilçeleri ile çevrilidir.En yüksek yeri Nebyan ormanlarının bulunduğu güneyindeki tepedir.

İlçe tarım, hayvancılık ve balıkçılık gelişmiş durumdadır. Tarım ürünleri arasında fındık, mısır önemli yer tutar. Balıkçılık denizden başka balık göllerinde de yapılmaktadır.

Ondokuzmayıs ilçesinde cevizcilik ve arıcılık projeleri uygulanmaya konulmuş ve ekonomik açıdan önemli katkılar sağlayan faaliyetler haline gelmiştir.Ayrıca yapılan el dokuması kilimler, çoraplar vb. eşyalar ilçe ekonomisinde küçük de olsa bir yer tutmaktadır. Balık gölleri civarında yapılan hasır örücülüğü de ekonomi faaliyetler arasında sayılır.Bütün bunların yanında küçük bir sanayi sitesi bulunan ilçe de özellikle bahçe tarımında kullanılan araç ve gereçler ile soba ve kuzine imalatı yapılmaktadır.

 

 SALIPAZARI:Terme ve Çarşamba ilçelerinden ayrılan Alanyaykın, Düzköy ve Bereket köylerinin birleşmesiyle 1973 yılında Belediye olmuştur.1987-1988 yıllarında ‘da ilçe teşkilatı kurularak Samsun’a bağlanmıştır.

l. Dünya Savaşından önce yörede Türk köylerinin yanında Rum, Ermeni ve Gürcü nüfusunun yaşadığı bilinmektedir.l. Dünya Savaşı sırasında özellikle Ermeni çeteleriyle Türk halkı arasında çatışmalar yaşanmıştır.Ancak;Türk halkının mücadelesi sonunda Ermeniler bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştır.

Samsun’a uzaklığı 54 km. olan ilçenin güneyi Erbaa ve Akkuş, doğusu Terme, batısı Ayvacık Kuzeyi ise Çarşamba ilçeleriyle  çevrilidir. Salıpazarı ilçesinin  denize kıyısı yoktur.

İlçenin kuzeyi düzlük, güneyi engebelidir.Yeşilçay ile Terme  çayı ilçe merkezinde kesişmektedir. Bu çaylar üzerinde üç köprü vardır. Salıpazarı  ile  Gökçeli  köyünü Kurt köprüsü, Yavaşbey köyünü ise Maviren köprüsü birbirine bağlıdır.

İlçe ekonomisinde tarıma dayanmaktadır.Halkın büyük çoğunluğu bizzat tarımla uğraşmaktadır. Tarım ürünü olarak Fındık, Çilek, Çeltik yaygın olarak yetiştirilir. İlçede hayvancılıkta gelişmiştir.

Dağlık bölgedeki Köylerde sepet, kaşık ve çeyiz sandığı gibi ürünler yapılmaktadır.

 

 TEKKEKÖY: Tekkeköy ve civarında yapılan araştırmalar  sonucunda  Poleolitik dönemden itibaren yerleşim varolduğu öğrenilmiştir.Tekkeköy’ün hemen güneyinde yer alan bu yerleşim M.Ö.5000’lere tarihlenmektedir.

İlçedeki araştırmalarda Hitit dönemine ait katmanlara rastlanmıştır. Friglere ait kalıntılar da bulunmuştur.

Yöre M.Ö.3.yy ortalarında Pontus devletinin sınırları içine girmiş, daha sonra sırasıyla Roma, Bizans ve Anadolu Selçuklu devletinin eline geçmiştir.

Selçuklular Anadolu'ya yerleşmeye başladığı zaman Bizans devletinin egemenliği altında olan bu yöreyi Türklere ve İslamiyet’e açmak için, bölgenin öneminde dikkate alarak büyük Türk velisi Şeyh Zeynüddin’i ;buraya göndermiş ve bir Tekke kurdurtmuşlardır. Tahminen 1250-1330 yılları arasında yaşayan Şeyh Zeynüddin kurduğu tekkede yolcuları, düşkünleri, fakir fukarayı kazan kurarak doyurmuştur. TEKKEKÖY adının buradan geldiği söylenmektedir.

1399’da Tekkeköy Osmanlı egemenliğine girmiştir.1402 Ankara savaşından sonra Kubatoğullarının eline geçmiştir.1419’da Çelebi Mehmet Tekkeköy’ü tekrar Osmanlı topraklarına katmıştır.

Samsun-Trabzon karayolunun 13.km.’sinden güneye doğru 1km. içeride yer alan Tekkeköy Samsun iline bağlı bir ilçedir.

Tekkeköy deresinin kıyı ovasına açlıldığı kesimde kurulmuştur.İlçe topraklarının üçte birini Çarşamba ovasının devamı oluşturur.

Önemli gelir kaynakları arasında tarım ve hayvancılık yer alır. İlçe topraklarının üçte biri Yeşilırmak’ın biriktirdiği verimli delta ovasının devamı olup, sulu tarıma elverişlidir.Tütün en büyük gelir kaynağıdır.

İlçe de yetiştirilen karalahana, marul ve diğer sebze türleri ilçede, Samsun halinde ve İstanbul’a sevk edilerek satılır.

İlçede 1944 yılında kurulan  Gelemen Devlet Üretim Çiftliği de yer almaktadır. Karadeniz bölgesinin kaliteli tohumluk ve yem ihtiyacını karşılamak amacıyla 46.000 dönümlük bir araziye kurulmuştur. Ayrıca bölgede teknik tarımı öğretmek ve arıcılığı geliştirmek de amaçları arasındadır. Çiftlikte meyvecilik ve fidancılık da oldukça gelişmiştir. Kümes hayvancılığı alanında da üretim yapılmaktadır. Bir de tarım aletleri ve makinelerinin tamirinin yapıldığı atölyeleri vardır.

İlçe sınırları içerisinde yer alan Karadeniz Bakır İşletmeleri, Azot Fabrikası, Kutlukent yöresindeki sanayi ve organize sanayi bölgeleri ilçe ekonomik alanda hareketlilik getirmiştir.

 

 TERME : Terme’nin tarihi M.Ö. 1000 yıllarına inmektedir. Hatta eski tarihçiler M.Ö.1200 yıllarında şimdiki Terme çayı kıyısında efsanevi kadın savaşçılar amazonların yaşamış olduklarını ileri sürmüşlerdir.

Terme adının da, kıyısı amazonların Themiskyra adlı kenti kurdukları Thermodon ( bu günkü Terme Çayı) dan geldiği söyleniyor.

İlçenin en eski halkının Gaskalar olduğu sanılmaktadır.Gaskalar Karadeniz kıyısında yaşayan yarı göçebe ve saldırgan bir topluluktur. Hititler Samsun’a kadar yayılınca Gaskalarıda yönetimleri altına almışlardır.

Türklerin Anadolu’ya hakim olmaya başladıkları 11.yy’ a kadar Terme’ye Hititler, Frigler, Medler, Persler ve Romalılar hakim olmuşlardır.395 Yılından itibaren Terme, Doğu Roma ( Bizans ) hakimiyetine girmiştir.

l. Alaaddin Keykubat zamanında ( 1219 - 1236 ) Terme dahil bütün Karadeniz sahili Anadolu Selçuklularının yönetimine girmiştir. Moğol istilaları nedeniyle dağılan Selçuklu imparatorluğunun topraklarında Türk Beylikleri kurulmaya başlanmıştır.Bu dönemde Amasya-Samsun-Tokat-Sivas-Kayseri bölgesinde Eratna Beyliği kurulmuştur.1381’de Kadı Burhanettin Eratna Beyliğini ele geçirince Terme onun bölgesine bağlanmıştır. Bu arada yörede Canik Beyliği de kurulmuştur.1398’de Yıldırım Beyazıt Amasya ve Karadeniz kıyılarında bütün beylikleri Osmanlı topraklarına katmıştır.

Cumhuriyete kadar Terme Canik Mutasarrıflığının idaresinde yönetilmiştir.

Terme Belediye Teşkilatı ise Cumhuriyetten önce kurulmuştur.

Terme Karadeniz Bölgesinin Orta Karadeniz Bölümünde denizden 3-5 km. içerisinde kurulmuş Samsun İline bağlı bir ilçedir. Samsun’a uzaklığı 58 km'dir.

İlçenin kuzeyinde Karadeniz, doğusunda Ünye ve İkizce, güneyinde Akkuş, batısında Salıpazarı ve Çarşamba ilçeleri yer almaktadır. Kuzeyinde kıyı ovası uzanmakta, güneyinde Canik Dağları. En yüksek noktası 450 metredir. Kara ormandan doğan Terme Çayı ilçeyi tam ortasından ikiye bölerek Karadeniz'e dökülür. Terme’de bir de Delidere vardır. Çarşamba Dağlarından doğan bu akarsuyun yatağının bazı kısımlarında göller oluşmuştur. Delidere de Karadeniz’e dökülür. İlçede Simenit gölüne dökülen Karaboğaz ve Abdal Dereleri de vardır.

Terme ekonomisinin hemen hemen tamamı tarıma dayalıdır. Bu verimli ova da ünlü Terme pirinci ve fındık yetiştirilmektedir.

İlçede kültür kavakçılığı da oldukça yaygındır. Örneğin; dünyanın ikinci büyük kavak ormanı Terme’dedir.

Bunların yanında, Sahil kasabası olması nedeniyle balıkçılık ve diğer bazı deniz ürünleri avcılığı da geçim kaynakları arasında sayılabilir.

İlçede besicilik ve arıcılık gibi ekonomik faaliyetler de önemli yer tutmaktadır.

Terme’nin en önemli sanayi kuruluşları, İlçe’de yetiştirilen ve fındığı işleyen fabrikalardır. Fındık fabrikalarında üreticiden alınan fındık iç fındık haline getirilerek ihraç edilmekte veya iç piyasaya sürülmektedir. Çeltik de aynı şekilde fabrikalarda işlem görerek pirinç halinde ihraç edilir ve ya iç piyasaya verilir.

 

VEZİRKÖPRÜ : Vezirköprü’nün tarihi Hitit’lere (M.Ö.2000-M.Ö.700) kadar uzanmaktadır.İlk şehir Hititler tarafından şimdiki ilçe merkezinin 2.5 km. kadar uzağına kurulmuştur. Bu Vezirköprü’nün ilk kuruluşudur.

Vezirköprü 1695 yıllarındaki Celali İsyanları sırasında sık sık baskına uğramış ve kasaba yağmalanıp yıkılmıştır. Bu nedenle insanlar kalelere sığınma ihtiyacı duyulmuş, Taşkale, Toprakkale olmak üzere iki kale yapılmıştır. Şimdi bu kale yıkıntıları üzerine kurulan mahalleler aynı adlarla anılmaktadır. Celali isyanlarından sonra Köprülü Mehmet Paşa ilçedeki yıkılmış yapıları tamir ettiriyor ve ayrıca yeni eserler de yaptırıyor. İskelet olark bu günkü durumu o zamandan kalmadır. İdari bakımdan Sivas Beyler Beyliğine bağlı Amasya mutasarrıflığı içinde olan Vezirköprü;1925 yılına kadar Amasya’ya bağlı bir ilçe iken;1925 yılında Samsun iline bağlanmıştır.

Kasabanın adı Evliya Çelebi Seyahatnamesinde ŞINDER olarak geçmektedir. SIN kelimesi Amerika dilinde köprü adının buradan geldiği düşünülebilir. Mehmet Paşa Sadaleti zamanında ‘da ilçe VEZİRKÖPRÜSÜ adını almıştır. Bugün daha kısaltılmış olarak VEZİRKÖPRÜ  adı kullanılmaktadır.

Vezirköprü orta Karadeniz Bölgesinde, Samsun un güneybatısında yer alır. Doğusunda Havza, Batısında Boyabat ve Osmancık, Güneyinde Gümüşhacı köy ve Merzifon, Küzeyinde Alaçam ve Bafra ilçeleri ile çevrilidir.

İlçenin ekonomisi genelde tarıma dayalı bir ekonomidir. Bunun yanında hayvancılık ve orman ürünleri de önemli yer tutar. Her çeşit tahıl üretim ile sebze ve meyvecilik gelişmiş durumdadır. Ayrıca; Şekerpancarı , tütün ,kendir ,ayçiçeği, susam ve zeyrek  tarımı da yapılır.

Vezirköprü de sanayinin fazla geliştiği söylenemez. ORÜS (Orman Ürünleri Sanayi) Entegre kereste fabrikası ilçe ekonomisine canlılık kazandırmıştır. Ayrıca un fabrikaları ile zirai aletler imal eden kuruluşlarda vardır. Sanayiye bağlı olarak ticaret , taşımacılık ve ulaşım gibi sektörlerde de canlanma görülmüştür.

İlçede küçük bir sanayi sitesi de bulunmaktadır. Ayrıca heybecilik, semaver yapımı, ip ve urgan yapımı da ekonomik faaliyetler içinde sayılabilir.

 

YAKAKENT : Yakakent’in kuruluşu M.Ö.2.yüzyıla rastlar.

1896 Yılında muhtarlık, 1 Mart 1963 yılında Belediye Teşkilatı kurulmuştur. Aynı yıl Gümenes olan ismi, kıyı şehri anlamına gelen Yakakent olarak değiştirilmiştir.09.05.1991 yılında Yakakent ilçe olmuştur.

Yakakent Karadeniz kıyısında Sinop il sınırı ile Samsun İl sınırı arasındaki geçit noktasındadır. Samsun iline bağlı olan ilçenin Samsun’a uzaklığı 84 km.dir.Doğusunda Alaçam Batısında Gerze, güneyinde Canik Dağları, kuzeyinde Karadeniz yer almaktadır.

İlçe ekonomisi tarımsal karaktere sahip olmakla beraber; balıkçılıkta ekonominin can damarıdır. Aradenizde avlanan her türlü balığı ve dünyaca ünlü Mersin balığını burada bulmak mümkündür. Sayıları 70 ‘e yakın irili ufaklı balıkçı tekneleri ile balık avlanmaktadır.

Deniz ürünlerini değerlendiren özel sektöre ait iki fabrika bulunmaktadır. Bunlardan biri Sürsan Balık Unu ve Yağı fabrikasıdır. Diğeri ise İpek Gıda fabrikasıdır. Burada Vatos, Köpekbalığı ve Kum midyesi gibi bazı deniz ürünleri işlenip, şoklanarak Fransa’ya ihraç edilmektedir.

İlçenin karakteristik tarım ürünü tütündür. Köylerde buğday, mısır ve çeltik de yetiştirilir.

 

5. Cumhuriyet Döneminde Samsunla İlgili Olarak Gerçekleşen Bazı Önemli Olaylar

  • Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919 da Samsun`a çıktı. Mustafa Kemal Paşa 20 Eylül 1924`te tekrar Samsun`a geldi.
  • Vezirköprü ilçesi Amasya ilinden ayrılarak Samsun`a bağlandı. Fransızların elinde bulunan sigara fabrikası Tekel`e devredildi.
  • 1927`da Elektrik Şebekesi hizmete açıldı. 1929`da Samsun su şebekesine kavuştu.
  • 29 Ekim 1930 `da Gazi Kütüphanesi hizmete açıldı.
  • 1932`de Samsun-Sivas demiryolu hizmete açıldı.
  • 1934`te Kavak bucağı, ilçe oldu.
  • 1944`te Alaçam bucağı ilçe oldu.
  • 1946`da Verem Savaş Dispanseri hizmete açıldı.
  • 1953`te SSK Hastanesi hizmete açıldı.
  • 1954`te Halk Eğitim Merkezi hizmete açıldı.
  • 1957`de Samsun Havalimanı hizmete açıldı.
  • 1959`da Kızılay Kan Merkezi kuruldu.
  • 1960`ta Samsun Limanı hizmete açıldı.
  • 1961`de Samsun Fuarı hizmete açıldı.
  • 1968`de Karadeniz Bakır İşletmeleri hizmete girdi.
  • 1970`de Samsun Azot fabrikası üretime başladı.
  • 1973`te Belediye sarayı hizmete açıldı.
  • 1979`da Samsun şehirlerarası tam otomatik telefon görüşmesine açıldı.
  • 1982`de 19 Mayıs Üniversitesi öğretime başladı.
  • 1993 de Samsun Büyük Şehir statüsünü aldı
  • 1996`da Samsun İçme ve Kullanma suyu projesi tamamlandı.
  • 1997`de Samsun Kalkınmada Öncelikli Yöre Statüsüne alındı. Uygulamaya Ocak 1998`de geçildi.
  • 1998`de Samsun-Çarşamba Uluslararası Havalimanı resmi olarak açıldı. 1999 Şubatında seferler başladı.

 

 

App img

DHMI Mobil Uygulaması

DHMI Mobil uygulamasını ÜCRETSİZ İndirin

  • HABERLER VE
    DUYURULAR
  • İHALE İLANLARI
  • DHMI TV
  • PROJELER
  • İLETİŞİM
  • ÇEK GÖNDER